Türkiye Çim Hokeyi Federasyonu Ana Statüsü Yürürlüğe Girdi

Türkiye Çim Hokeyi Federasyonu Ana Statüsü, 1 Şubat 2008 Tarihli ve 26774 Sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Bu yazının “taslak” bölümünde kaldığını bugün farkettim. Bu sebeple, yaklaşık 8 ay sonra yayınlanmış oldu.

Everyone is No. 1 – Andy Lau’dan Harika Bir Parça

Pekin Olimpiyatları’na bir senelik geri sayım töreninde, Hong Konglu şarkıcı Andy Lau “Everyone is No. 1” isimli şarkısını seslendirmişti.

Paralimpik Oyunları’na üç gün kala bu parçanın klibini izlemek tüm sporseverleri, engelli hakları savunucularını ve insanlık onuruna sahip herkesi etkileyecektir.

Gönül isterdi ki bu klip Türk televizyonlarında Türkçe altyazılı versiyonuyla gösterilsin! Ama istemekle olmuyor. Türk toplumunun bilinci, kalitesi mi bunu hak ediyor; yoksa bizi basit insanlar mı yönlendirmeye çalışıyor bilmiyorum.

Aşağıdaki klibi izleyince Türk toplumu ile Çin toplumu arasındaki farkı o kadar açık görüyoruz ki! Aynı zamanda sanatçıların, yöneticilerin kalitesi de bariz sırıtıyor. Bir Yıldız Tİlbe‘nin Olimpiyat Marşı’na bakın, bir de Çinlilerin şarkılarına…

İlk klip, şarkının uzun versiyonu… Şarkı için hazırlanan özel klip. İkinci klip ise gerisayım töreninde ilk kez seslendirilen parçanın videosu…

Şarkının sözlerini şimdilik çevirmiyorum. Özetle, “herkes, gerçekleştirmek istediği amaçlara ulaşabilir. Tek engel, insanın kendisidir. Başkalarını suçlamayın! En önemlisi, kendinizi suçlamayın! Herkes bir numaradır. İlk sıra herkese aittir. Sadece bir işe yarayacağınıza inanın! Hayallerinizin peşinden gidin!”

 

 

Paralimpik Oyunları Filmleri

Engelli sporcuların mücadelesi nefes kesecek.

Aşağıda engelli sporu, Paralimpik Oyunları ile ilgili filmler bulacaksınız. Umarım hoşunuza gider. Bulduğum diğer videoları paylaşmaya devam edeceğim.

 

 

 

Paralimpik Oyunları ve Türkiye

TRT, Pekin Olimpiyatları’ndan yaptığı kaliteli (!) yayınlarla Türk izleyicisinin beğenisini (!) kazanmıştı. Ancak görülüyor ki, TRT, Olimpiyat Oyunları’nın iki aşamadan oluştuğunu göz ardı etmiş.

Olimpiyat Oyunları’nın ardından, bu Oyunlar’a ev sahipliği yapan şehir ayrıca Paralimpik Oyunları’nı da düzenler. Pekin Paralimpik Oyunları ise üç gün sonra başlıyor. Ancak Türkiye’deki seyirciler bu zevkten mahrum kalacaklar.

Paralimpik Oyunları, engelli sporcuların akıl almaz, efsanevi mücadelelerine tanıklık edeceğimiz organizasyondur.

Ne yazık ki Türkiye’de engelli vatandaşlarımızın sorunlarına önem verilmediği gibi, onlara spor yapma olanağı sağlanmamaktadır. Engellileri “yarı ölü” olarak nitelendiren siyasetçilerimiz, bürokratlarımız, medya yazarlarımız olduğu sürece bu konuda hiçbir gelişme kaydedemeyeceğimiz kesin.

Türk toplumunun engelliler ve onların sorunları hakkında bilinçlenmesinde Paralimpikler büyük bir fırsat olabilirdi. Engelli sporcuların yarışmalarını, o sporcuları tanımasak da, yaşlı gözlerle, onlarla gurur duyarak izleyecektik. Onların, normal (!) insanlardan farkı olmadığını, hatta normal (!) insanlardan daha çevik, iradeli, hırslı ve gururlu olduklarına şahit olacaktık.

Dünyada engelli sporculara bakış çok farklı. Devletler, uluslararası sözleşmelerin de etkisiyle engellilere hizmet konusunda birbiriyle yarışıyorlar.

Engelli hakları sorunu, bu konudaki gelişmeler uluslararası spor camiasını da etkiledi. Uluslararası Olimpiyat Komitesi ve Uluslararası Paralimpik Komitesi arasındaki anlaşma uyarınca Olimpiyatlar ve Paralimpikler aynı şehirde düzenleniyor.

Uluslararası spor federasyonları da bu gelişmelerden nasiplerini almaya başladılar. Oscar Pistorius‘un IAAF karşısında aldığı zafer, etkisini ilerleyen yıllarda gösterecek. Belki Pistorius, engelli olmayan sporcularla yarışacak dereceleri elde edemedi, Olimpiyatlar’a katılamadı. Ama o, uluslararası toplumun dikkatini bu noktaya çevirdi.

Türkiye de Paralimpikler’e katılacak. Başarı elde eder miyiz, bilmiyorum.

Onlara devlet sahip çıkmazken, medyanın bu sporculara yer vermesini beklemek hayal olur. Türk Olimpiyat Takımı‘nın Internet sitesinde Paralimpik takımı ile ilgili bir başlık var ama linki çalışmıyor. Türkiye Paralimpik Komitesi’nin resmi Internet sitesi bulunmuyor. Paralimpik Oyunları’na katılacak sporcularımızla ilgili bilgi edinilebilecek tek bir kaynağa ulaşılamıyor.

Türkiye Paralimpik Komitesi bu işi önemsemez; Paralimpikler’in, sporcuların reklamını yapmazsa medyadan ilgi beklemek yersiz olmaz mı?

Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin yöneticileri ise Spordan Sorumlu Devlet Bakanı, GSGM bürokratları, milletvekilleri, valilikler, belediyeler ile tartışmadan, kavga etmeden önce özeleştiri yapmalılar. Yoğun çaba harcadıklarını biliyoruz ancak çağın gerisinde kaldılar. Kendilerini geliştirip öyle harekete geçmeliler. Ve açıkçası, birden çok kuruluşta görev almak, yöneticilik yapmak yerine ya kendilerini tamamen Paralimpik Komitesi‘ne adamalılar ya da bu işi yapabilecek insanlara yer açmalılar. Sıfatlar karışmaya başladığı anda bundan Paralimpik Komitesi ve engelli sporcularımız, vatandaşlarımız zarar görecektir. Engelliler için harcanan onca çaba, sürdürülen dava bu tartışma, kavga ortamında hiçbir etki doğurmayacaktır. Paralimpik Komitesi’nin savaşçılardan çok diplomatlara ihtiyacı var.

Fair-Play ve Beşiktaş

BJK yönetimi, Antalyaspor maçından önce ve sonra gerçekleşen olayların ardından bir fair-play filmi hazırlatmış.

Bu habere gülsem mi, ağlasam mı?

 

– Sahasında bir taraftarı, kendi güvenlik ekibinin üyesi tarafından bıçaklanıp öldürülen,

– Dünyaca ünlü antrenörünü bir satırlık mektupla kovup, üzerine 9 milyon Avro ödeyen,

– Ruhsuz oynayan futbolcularına “kız gibi oynuyorlar” diyen bir yöneticiyi barındıran,

– En ufak olumsuzlukta “PAF takımıyla” çıkarız diyen, sonra da buna cesaret edemeyen,

– Küfür kültürü sebebiyle kendisine ayrı bir yer edinmiş taraftar kitlesine sahip olan,

– Kavga eden iki futbolcusuyla kedi fareyle oynarmış gibi oynayan, bu olay üzerinden haftalarca gündemde kalmaya çabalayan,

– Her Kadıköy deplasmanında Beşiktaş’ı, vapur iskelesini, vapuru ve Kadıköy’ü cehenneme çeviren serseri sürüsünü besleyen,

Ve nice örnekleri bünyesinde barındıran bir kulübün, hiç utanmadan fair-play’den bahsetmesi komik midir, üzücü müdür?

“Trajikomiktir” diyelim.

Yavuz Kocaömer’e Ne Oldu?

Yavuz Kocaömer, engelli hakları konusunda büyük uğraş veren biri. Engelliler sporu için de çaba harcıyor. Milliyet gazetesindeki köşesinde her hafta GSGM teşkilatı başta olmak üzere devlet kurumlarını, milletvekillerini ve çeşitli kuruluşları halka şikayet ediyor. İyi de yapıyor!

Sözünü esirgemeyen Kocaömer, Pekin Olimpiyat Oyunları esnasında ve sonrasında Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay‘ın eleştirilmesini çok içerlemiş. Eleştirenlere de “bostancıbaşı” demiş. Eleştiri sahiplerinin ise spordan anlamadıklarını ileri sürmüş.

Kocaömer, sporun devlete bağlı olmasını bugünkü dünyada ayıp olduğunu ileri sürüyor. Kocaömer, Fransız sistemini biliyor mu? Fransız federasyonlarının yapısı hakkında bir bilgisi var mı?

SPorun devlet güdümünde olması elbette tartışılır. Sporun özerkleşmesi, spor için artık geri dönülmez, vazgeçilmez bir sonuçtur.

Kocaömer de, spor federasyonlarının hızla özerkleşmesinin bu iktidar zamanında gerçekleştiğini söylemiş. Peki bu özerkleşmenin yapısının farkında değil mi? Özerkleşme ile, GSGM teşkilatı şark kurnazlığı göstermiştir. Davulu özel sektörün omzuna asmışlar, tokmağı hala ellerinde tutuyorlar. Devlet, sponsorların parasıyla sporu yönetmeye devam ediyor.

Atletizm Federasyonu ile ilgili bir olay bu duruma en iyi örnektir. Federasyon, GSGM’nin hesabı serbest bırakmaması sebebiyle bir yarışmayı düzenleyememe riskiyle karşı karşıya kalmıştı. Sponsorlar parayı akıtıyor ama federasyon parayı istediği gibi kullanamıyor. GSGM’den izin alması gerekiyor. Şimdi federasyonlar özerk mi oluyor?

Kocaömer, en az bizim kadar, spor federasyonların yönetimlerinin nasıl belirlendiğini biliyordur. Olumsuz, bilgisiz, gününü gün eden federasyon başkanlarından bahseden Kocaömer bu başkanların kimler tarafından nasıl başa getirildiğinden haberdar değil mi? Bütün bu adamları GSGM teşkilatı ve iktidara bağlı belediye kulüpleri getiriyor. Bütün olanlara rağmen, sporun özerk olduğunu iddia ediyorsa, ya gördüklerini anlamamıştır, ya da farklı bir durum söz konusudur. Atalay ile kötü olmak istemiyordur.

Onlarca yazısında GSGM‘ye laf eden Kocaömer’in neden birdenbire değiştiğini bilmiyorum. Kocaömer, başında olduğu Türkiye Milli Paralimpik Komitesi‘nin TMOK‘a karşı dik durabilmesi için GSGM‘nin desteğini almasının şart olduğunun farkındadır. Bu farkındalık mı Kocaömer’in tavrını değiştirdi acaba?

Paralimpik Oyunları birkaç gün içinde başlayacak. Türk sporcuları derece alır mı bilinmez. Ancak Paralimpikler’den sonra suların çok ısınacağı kesin.

Bugüne kadar önüne gelenle tartışmaya alışmış olan Kocaömer’i zor günler bekliyor. Bu kadar kavganın bir bedeli olacak. Çoğu tartışmasında sonuna kadar haklı olan Kocaömer, diplomatik yollar izlemek yerine kavgayı tercih etti. Bir yandan bir vakıf yönetirken, diğer yandan tarafsız ve bağımsız olması gereken Türkiye Milli Paralimpik Komitesi başkanlığına soyundu. Bu makamı elde etmek için de Milliyet gazetesindeki köşesini kullandı. Belki haklıydı. Paralimpik Komitesi kötü yönetiliyordu. Usulsüzlük yapılıyordu. Ama bu koltuğa oturacak en son kişi Kocaömer’di. Kocaömer‘in iki koltukta on karpuz taşıma sevdası, ona değil, Komite’ye zarar verecek.

Spor yazarları için özel site

Türkiye’de köşe yazılarını takip etmek çok zor. Yazar enflasyonu kaliteli yazıları hemen okumayı engelliyor. Gün geçtikçe çoğalan yazarları takip etmek gündemden haberdar olmak için şart.

Spor yazarlarında ise durum daha vahim. Çoğu spor yazarı sadece futbol yazıyor. Büyük çoğunluğu ise üç kulüpten birini kaleme alıyor, bu kulüplerin savunmasını üstleniyor. Kahvehane sohbetinden öte anlam içermeyen ve sahibinin sesi niteliğindeki bu yazıların arasından işe yarar yazıları bulmak çok zaman alıyor.

Bir Internet sitesi bu sorunu büyük ölçüde ortadan kaldırdı: http://www.sporyazarlari.com. Bu sitenin kurucuları işe spor yazılarının içeriklerini sitelerine kopyalayarak başlamışlardı. Fikri haklar sebebiyle başları derde girince, orijinal sayfaya link vererek hukuki ve cezai sorumluluktan kurtuldular. Futbol ve diğer sporları ayrı gruplandırarak, ilgi alanına göre yazıların kolayca takip edilmesini sağlamışlar.

Kısa bir zaman önce site yöneticileri siteyi ikiye ayırdılar. Artık köşe yazarları ve spor yazarları ayrı sitelerde yer alıyorlar.

Sitenin eksikleri var elbette.

Bütün spor yazılarına hala ulaşılamıyor. Siyaset, ekonomi yazarlarının sporla ilgili metinleri spor yazarlarına ayrılmış siteye konulmuyor.

Sitedeki “yabancı yazılar” bölümü pek işlemiyor. Yabancı dille yazılan bir metnin çevirisi dikkat ve zaman gerektiriyor. Bu işle uğraşacak bir arkadaş bulmaları gerek. Şimdilik sadece birkaç yazı eklenmiş. İngilizce bilen okurlar için bu yazıların orijinallerine de link verilmesi hoş olurdu. Böylece spor meraklıları, Türk ve yabancı spor yazarları arasındaki kalite farkını görürlerdi.

sporyazarlari.com sitesi büyük bir açığı kapattı. İşimizi kolaylaştırdı. Umarım kısa zaman içinde eksiklerini de tamamlarlar ve siteleri daha fazla ziyaretçi çeker.

Federer/Wawrinka Çifti Altına Uzandı

ATP sıralamasında birinciliği İspanyol Nadal‘a kaptıran Roger Federer, Pekin Olimpiyatları’nda tek erkeklerde uzanamadığı madalyaya çiftlerde ulaştı. Finale kadar harika bir performans sergileyen Federer/Wawrinka çifti, finalde İsveçli Simon Aspelin/Thomas JOhansson çiftini 6-3 6-4 6-7 (4/7) 6-3 ‘lük setlerle yenerek şampiyonluğa ulaştı.

Maçın son anlarını izlemek için tıklayın!

Nike Reklamı

BBC’nin videosunu seyrettiğimde Nike’ın muhteşem reklamını hatırladım. Türk futbolseverler arasında seyretmeyen yoktur. Seyretmemiş olan varsa, bu harika reklamı görmeleri, görenlerin ise hatırlamaları için paylaşmak istedim.

 

 

Reklamın dinlemeye doyulamayan şarkısı ise  Eagles of Death Metal‘e ait: Don’t Speak (I Came to Make A Bang!).

 

Olimpiyatlar – Maymun Filmi

İngiliz BBC kanalı, Olimpiyatlar için hazırladığı bir animasyon filmi yayınlıyor. Olimpiyatlar kapsamındaki sporların çoğunu barındıran bu film gerçekten çok hoş.